01. Ak Baba (The Vulture)02.Dervich Service
1986'da girdiği "Bulutsuzluk Özlemi"nden hemen hemen 15 sene sonra ayrılan ve kendi yoluna giden gitarist Akın Eldes'in vardığı ilk durak "Kafi" adlı albüm oldu. Her ne kadar Bulutsuzluk Özlemi parçaları hep Nejat Yavaşoğulları üzerine kayıtlıysa da parçalara hakiki tonu, kimliği verenin Akın Eldes'in gitarı olduğunu kabul etmek gerekir sanırım (Aksi kanıda olanlara, Eldes'in grupla ile çalıştığı son albüm olan "Yol" ve Eldessiz"Numara" albümlerini tekrar dinlemelerini önerebiliriz). Bu bağlamda, hemen kestirmeden; Kafi'nin, "Eldes gitarını" takip edenler için farz, onunla ilk kez tanışacaklar içinse enstrümantal müziğin hakkını veren albümlerden olduğunu belirtelim.
Cohen'in erken dönem şarkıları (çoğunluğu 1968 yılında çıkan Songs of Leonard Cohen albümünde yer alır) Avrupa folk müziğinin temellerini oluşturdu.
Mehmet Güreli ile ilgili yazılmış hemen hemen bütün yazıların başlangıç noktası, bir zorunluluk kabilinden şöyle başlar: "Yazar, yayıncı, müzisyen, yönetmen Mehmet Güreli..." Uzun yıllar müzik yapan, gazetecilikle uğraşan, kitap yazan ve yayımlayan Güreli, geçtiğimiz günlerde bir de resim sergisi açarak unvanlarına 'ressam' sözcüğünü de eklemişti. 
İstanbul - Efsane şair, yazar, söz yazarı ve müzisyen Leonard Cohen, 2009 Dünya Turnesi kapsamında İstanbul'a gelecek.
Türk müziği ile ilgili ilk bilgilerini, musiki eğitimi almış annesinden edindi. Annesinin desteği ile Ankara Klasik Müzik Devlet Konservatuarında vurmalı çalgılar ve timpani eğitimi aldı. 1955'te profesyonel müzik yaşantısına başladı. 1957-1959 yıllarında Tophane Sanat Enstitüsü'nde eğitimini sürdürdü.1959-1967 yılları arasında dans müziği orkestralarında çeşitli programlar yaptı. 1967'de Ulvi Temel orkestrası ile birlikte Avrupa'da dans lokallerinde çalıştı. İsveç'te trompetçi Maffy Falay ile tanıştı ve "Sevda" grubunu kurdular. Bir başka trompet ustası Don Cherry ile birlikte festivaller, konserler ve plaklar yaptı. Afrikalı basçı Johnny Dyani'nin de gruba katılmasıyla New Hemsher kolejinde dersler verdiler.1974 yılında kurduğu İsveç-Türk caz grubu Oriental Wind ile, batı kökenli enstrümanların yanı sıra Türk enstrümanlarını bir araya getirerek ilginç bir sentez yarattı. Temiz, 1990 yılına kadar İsveç'teki çalışmalarını sürdürdü. Avrupa, Hindistan ve Amerika turları, konserler, albüm çalışmaları yaptı, seminerler verdi. 1993 yılından sonra çalışmalarını Finlandiya'da sürdürdü.Selanik, Atina, Barselona, Budapeşte, Zürih, Ljubliana, Amsterdam, Rotterdam, Lahey, Lizbon gibi Avrupa şehirlerinde Türk ve dünya ritimlerini tanıtım programları, seminerler düzenledi. Ayrıca Kültür Bakanlığı Türk Müziği topluluğunda kadrolu sanatçısı olarak İstanbul, Ankara ve İzmir'de konserler verdi.
Programında Norah Jones, Robin Gibb (Bee Gees), Bryan Ferry, Robert Plant ve Wynton Marsalis gibi caz, pop ve rock dünyasının en ünlü isimlerinin yer aldığı 14. Uluslararası İstanbul Caz Festivali'nin yıldızları, festivalin başlamasından önce birbirinden güzel şarkılarıyla festival CD'sinde buluştular! Festival öncesinde katılacak sanatçıları tanımak ve festival heyecanının hatırasını yaşatmak için bu toplama albümü kaçırmayın. 
Diplomat bir babanın oğlu olduğundan 21 yaşına kadar yurtdışında yaşadı. Belçika'da yaşarken 12 yaşında kendi başına gitar çalmaya başladı. Lise yılları boyunca çeşitli rock gruplarıyla çaldı ve kendi şarkılarından oluşan birkaç demo kaydetti. Bu kayıtlardan bazıları radyoda yayınlandı. Boston'daki müzik okulu Berklee College of Music lisans programında 1990-1994 yılları arasında okudu ve Professional Music bölümünden mezun oldu.
25 Mart 1942’de Memphis’de, bir rahip olan C. L. Franklin ve Barabara Sigger Franklin’nin 5 çocuğunun dördüncüsü olarak dünyaya geldi. Aretha da kilisenin korosunda şarkı söylemekteydi. Ondaki piyano ve vokal kabiliyeti daha küçük yaşlarda ortaya çıkmıştı. 1956 yılında Aretha Franklin henüz 14 yaşındayken, babasının gospel kayıtlarını yapan Checker Records ile albüm anlaşması imzaladı ve aynı yıl «The Gospel Soul of Aretha Franklin» adlı kaydını yayınladı. Clara Ward ve Mahalia Jackson gibi dönemin önemli gospel vokalistleri de bu kayıtta ona yardımcı oldular.
Vaqif Mustafazade 13 mart 1940 yılında bakü'de doğmuştur. azerbaycan'ın önemli jazz sanatçılarındandır. ironik bir şekilde, mustafazade'nin doğumundan yirmi yıl önce , stalin, jazz ı kapitalistlerin müziği olarak nitelemiş ve birlik sınırları içinde bu müziği yasaklamıştır. (adolf hitler de 1933 yılında jazz'ı yasaklatmış, ancak hedefi kapitalistler değil de siyahlar olmuştur.) 1957 yılında stalin'in ölümüyle jazz müziğine olan yasak kalkmış ancak vaqif mustafazade yine de o yıllarda bu müziği çalamamıştır. 1978 yılında düzenlenen 8. uluslararası müzik festivalinde "aziza'yı beklerken" adlı eseriyle birincilik elde etmiş ancak ertesi yılın 16 aralığında taşkent'te verdiği bir konser sonrası hayata gözlerini yummuştur. günümüzde, o'na birincilik kazandıran eserinin kahramanı olan aziza mustafazade babasının yolunda ilerlemektedir. 
ASIAMINOR,1990'da topluluğun bestecisi ve basçısı Kamil Erdem tarafından kuruldu. Topluluğun müziği, Anadolu, Balkanlar ve Orta Doğu'ya özgü tınıların, bu tınılara ters düşmeyecek bir çokseslilikle ve caz anlayışı içindeki özgün bestelerle yorumlanması şeklinde tanımlanabilir. Başka bir deyişle, ASIAMINOR, yaşadığımız bölgeye ait müzikal değerleri, tüm dünyanın anlayabileceği çağdaş bir müzik diliyle ifade etmeye çalışmaktadır.
Çağdaş batı müziği, Türk müziği ve caz dağarcığını kullanarak basklarnette özgün bir doğaçlama dili geliştiren Oğuz Büyükberber’in akustik, elektroakustik, solo, duo doğaçlama ve bestelerinden oluşan albümü Ara; müzikseverlerle buluşuyor. Türkiye’nin dünya çapındaki basklarnetçilerinden ve bu enstrümanı solo olarak kullanabilen az sayıdaki müzisyenden biri olan Büyükberber albümde bestelerini seslendirip doğaçlamalar yapıyor. Virtüozitesini dünyadan kopuk olmayan bir müzik yönünde değerlendiren Oğuz Büyükberber “Ara”da elektronik ve akustik sesleri birbiri üstüne bindirerek değil her birine ayrı duyumsanma alanları açarak seslendiriyor. Robert Van Heummen’in canlı elektronikler eşliğinde seslendirdiği “duo 1” ve Tobias Klein’ın basklarnetle canlı elektronikler eşliğinde seslendirdiği “duo 2“ isimli parçalardı dışında “Ara”yı solo olarak kaydeden Büyükberber’in albümdeki bir diğer konuğu ise özellikle elektroakustik müzik alanındaki yenilikçi ses tasarım çalışmalarıyla tanınan Tolga Tüzün. Büyükberber, albümde Tüzün’ün 2003-2005 arasında bestelediği “Le Dechirement Des Petales” isimli parça dışında tümüyle kendi çalışmalarını seslendiriyor. Müzik kariyeri boyunca çeşitli gruplar kuran, Avrupa’nın saygın festivallerinde çalan, dört solo albüm çıkarıp 25’den fazla albüme katkıda bulunan ve dünyaca ünlü bir çok müzisyenle çalışan Oğuz Büyükberber çeşitli türlerde müzik yazmaya ve müziği görsel sanatlarla birleştirmeye devam ediyor. 
Betty Ween, Gülüş Gülcügil Türkmen'in müzik projesi için kullandığı isim. Yıllarca iki ayrı dünya arasında bölünerek yaşamanın sonucu olarak kendini hiçbir yere ait hissetmediğini söyleyen Gülüş, şarkılarını İngilizce "arada" anlamına gelen "between" kelimesinden türettiği Betty Ween'in ağzından söylüyor. 1996 yılında Belçikalı bir alternatif rock grubunda şarkıcılığa başlayan Gülüş, Betty Ween adıyla ilk olarak 1999'da 4. Roxy Müzik Günleri'nde derece alarak dikkat çekti. Elec-Trip etiketli "In Betty Ween" albümü (2004) medya tarafından "pop, rock, caz ve etnik karışımı deneysel bir müzik" olarak tanımladı ve alternatif bir proje olmasına karşın yoğun ilgi gördü. "In Betty Ween"in ardından grup, yaratıcılığını daha yoğun bir biçimde kullanabileği ikinci albüm için kolları sıvadı. İkinci albüm Bitter'de minimalist ezgiler, koyu şarkı sözleri ve doğaçlama ön planda. 
"Ray", Ray Charles'ın etkileyici hayat hikâyesi. Hiç pes etmeyen ve herkesin düşündüğünden daha başarılı olan bu yetenekli müziyenin dünyasına davet ediyor bizleri.
Ustaca kullanılan bir teknik, akılda kalıcı düzenlemeler ile dikkatleri üzerine çeken bir grup. Tolga Emililio Trio grubunu dinlemenizi tavsiye ederim. (LuzumsuzAdam)
74 doğumlu caz ve blues yorumları kulak yalayan, gitarist, buğulu ses tonuyla 90'ların billie holiday bilinen pek bi beğendiğim şahsiyet. on beş yaşında paris'de sokakta çalarken keşfedilmiştir.96'da ilk albümünü yayınlamıştır.en son albumu 2006 da çıkan half the perfect world'dür.2006 yazında istanbul kültür sanat vakfının uluslarasi istanbul caz festivalinde gelmiştir. (hakanimsi)1. Instead (Julian Coryell/Peyroux)
2. Bare Bones (Walter Becker/Larry Klein/Peyroux)
3. Damn the Circumstances (David Batteau/Larry Klein/Peyroux)
4. River of Tears (Klein/Peyroux)
5. You Can’t Do Me (Becker/Klein/Peyroux)
6. Love and Treachery (Joe Henry/Klein/Peyroux)
7. Our Lady of Pigalle (Batteau/Klein/Peyroux)
8. Homeless Happiness (Coryell/Peyroux)
9. To Love You All Over Again (Batteau/Peyroux)
10. I Must Be Saved (Peyroux)
11. Somethin’ Grand (Klein/Peyroux/Sean Wayland)
Üretim temposuna hiç es vermemiş olsa gerek ki, kısa süre önce, sanatçının tamamen kendi tasarımıyla ortaya çıkardığı yeni bir çalışmasıyla daha karşılaştık. Bu yeni albümün adı 'Window For My Breath'. Şahin, önceki albümünü beşli bir format içinde tasarlamıştı. Ve ekibinde cazın ünlü tromboncularından Robin Eubank bulunuyordu. 'Window For My Breath' adlı yeni albümü, sanatçının geçen yıllarda devamlı kurgulayıp hayata geçirdiği bir trio format içinde düşünülmüş. Ortaya çıkan caz sound'uysa kaçınılmaz olarak öncekinden oldukça farklı bir projeye dönüşmüş. Geliştirdiği gitar stili ve tekniği açısından önceki albümü takip eden hatta geliştiren bir Şahin'le karşılaşılıyor. Modern caza bakışı noktasında, kompozisyonlar arasında ortak paydalar bulmak mümkün. Ama, iş bu albümleri bir bütün olarak karşılaştırma noktasına geldiğinde, bu kez onun ağırlıklı modern caz ve avangard duyarlılıklarının izini sürüyoruz.
Timuçin Şahin Slick Road adlı Kalan Müzik'ten çıkan albümünü dünyaca ünlü uluslararası bir beşli ile gerçekleştirdi. Trombonda caz muziğinin kilometre taşlarından olan Amerikalı Robin Eubanks, başta Hollandanın dünya cazına hediye ettiği usta kontrabascı Hein van de Geyn, Vurmalı çalgılar setinde İranli Afra Mussawisade, Hint vurmalıları ve oral fonemiklerde Güney Hindistandan B.C. Manjunath, elektrik ve perdesiz gitarlar ve bestelerde Timuçin Şahin'den oluşan Rare Falcons grubu ile Şahinin yakaladığı unik atmosfer albüme tümüyle yansımış. Sanatçı modern cazdan, çağdaş müzige kadar uzanan geniş bir yelpazeyi bu projede birleştiriyor.2 etnik perküsyon ve akustik bastan oluşan rhytm section ile elektrik-perdesiz gitar ve trombondan oluşan 2 lead enstrumanın iletişimlerinin yanı sıra grubun kendine özgü soundu albümün ilk göze çarpanlarından.Bestelerindeki poliritmik yapıyı modern caz ve çağdaş müziğin parametrelerinden geçiren Şahin, günümüz cazına yeni bir soluk getirecek bir çalışma gerçekleştirmiş.Müzikseverler, usta müzisyenlerden oluşan ve herbirinin farklı milletlerden gelen Rare Falcons grubunun kendine özgü soundlarına ,virtiozitelerine ve enstrumanlarının sınırlarını zorlayan yaklaşımlarına şahit olacaklar.
Bu topraklardan yetişmiş en kaliteli ve en güzel insanların bir araya gelerek kendilerinden birşeyler kattıkları, batı müziği ile bizim makamsal türk müziğimizi inanılmaz güzellikte harmanlayıp önümüze sunan başyapıtın adı. Albüm gerçek anlamıyla bir başyapıt özelliği taşıyıp, arşiv niteliğini tam anlamıyla hakeden nadir yapıtlardan biridir.Albüm kapağında yazan sözler ise sufiliği ve kulun yaradanını düşünmesi gerektiği ile ilgili sözlerdir. Özellikle incilden verilen bir kesit ve aynı sözlerin kuran-ı kerim dede yer aldığının belirtilmesi çok güzel olmuştur.2 CD'den oluşan bir konser kaydı. Piyasada sadece CD formatında bulunmakta. Hayatımda dinlediğim en iyi müziklerden biri. Çok iyi müzisyenleri bir araya getirmiş. Hijazz, isminden de anlaşılacağı gibi türk sanat müziği ve batı müziğinin mükemmel bir uyumla karışımı. Aslında bu tip bir çalışma her müzisyenin harcı değil ve çok riskli. Başarılamadığı takdirde tüm parçaları rezil etme riski de var. Ama Hijazz ayrı. Pek çok müzisyenin batı ve doğu sentezi diyerek yaptığı şeylerden kat kat iyi. Hamamizade İsmail Dede Efendi’den Bach’ın Air‘ine Kadar var. Jazz havası hakim. Hayran kalınacak bir çalışma. Muhakkak dinlenmeli ve arşivde bulunmalıdır.
Flora Purim - Speak No Evil (All For One) 
Klasik üçlüye, Darek 'Oles' Oleszkiewicz, Justin Meldal-Johnson (bas), Matt Chamberlain, Jim Keltner (davul), Victor Indrizzo (davul, perküsyon) ve aynı zamanda albümün prodüksiyonunu da üstlenen Jon Brion (gitar) katılmış "Largo"da. Doğal olarak sound da farklılaşmış, çeşitlenmiş; bazen groovy, bazen drum'n'bass'a kayıyor, çok daha hareketli bir müzik ama yine de romantik. Bir Radiohead yorumu da var; "Paranoid Android". Mehldau'nun yorumuyla daha senfonik, atmosferik bir yapıya bürünmüş ama içe işleyen derinliğinden hiçbir şey yitirmemiş parça. Thom York'un eşsiz sesinin ardından değil, Mehldau'nun piyanosunun peşinden sürükleniyorsunuz bu kez. Parçalar arasında biraz daha gezinmek gerekirse; "Free Willy"de bas hiç durmuyor; biraz kafası karışık sanki, oradan oraya koşturuyor. Davul da ona eşlik ediyor. Piyano girift bir hikaye anlatıyor bu sırada. Diğerlerinin farkında ama aynı zamanda kendisiyle. Ortalık durulur gibi oluyor bir an, derken kafası yine karışıyor basın. Piyano anlatmaya devam ediyor hikayesini ve hepsi anlıyor sonunda onu, telaş sona eriyor. "Sabbath" ürkütücü, güçlü bir gitar sesi. Diğer tüm enstrümanlar bu gücün altında eziliyor neredeyse, bir tek piyano düete giriyor gitarla, en sonunda. "Wave / Mother Nature's Son" sıkı bir drum'n'bass olmasının yanı sıra Mehldau'nun vibrofona da en az piyanoya olduğu kadar hakim olduğunun kanıtı. Güçlü bir melodi ve sağlam bir dinamizm hakim parçaya. Heyecan verici. Aslında "Largo" için de uygun bir tanımlama bu; heyecan verici 
Rock, caz ve klasik müziği bestelerinde benzersiz bir biçimde birleştiren, Beatles ve Radiohead gibi standart dışı kaynakları repertuarında bulunduran, "1960'lardan bu yana gelmiş geçmiş en yaratıcı caz piyanisti" Brad Mehldau'ya basta Larry Grenadier ve davulda Jeff Ballard eşlik edecek.Brad Mehldau Trio, dinleyenleri "küçük bir serüvene çıkaracak ve onların hayatlarını değiştirmek için çalacak". İlk albümünü 1995'te çıkaran Brad Mehldau, piyano çalmaya klasik müzik ile başladı. Ancak zamanla caza yöneldi ve Charlie Haden, Lee Konitz, Joshua Redman, Charles Lloyd, Wayne Shorter, John Scofield gibi birçok ünlü caz müzisyeniyle çalmanın yanı sıra solo çalışmalar da yürüttü.Özellikle beş albümlük The Art of the Trio serisiyle uluslararası ününü perçinleyen Mehldau, 2003'te yine Caz Festivali kapsamında İstanbul'da izleyiciyle buluşmuştu.
1965 yılında İsveç’de doğan İlhan Erşahin, müziğe 16 yaşında tenor saksafon çalarak başladı. 19 yaşında saksafonu daha ciddi olarak ele almaya başlayan Erşahin, 20’li yaşlarında Berklee’den aldığı bursla Amerika’ya yerleşti.
Doublemoon Records, derleme albümlerden oluşan East 2 West serisinin 3.sü “Istanbul Strait Up” ile doğu ile batı arasında kurulabilecek yeni dünyanın sınırlarını haritadan kaldırmayı sürdürüyor. 1 Şubat’ta piyasaya çıkan albüm İstanbul’un zengin müzikal renklerinden yola çıkarak bir sentez arayışından çok varolanı su yüzüne çıkarıyor.
Doublemoon Records sizi, medeniyetlerin kavşağından güncel sesler ve titreşimlerden oluşan bir dünyaya davet ediyor. Doublemoon etiketiyle yayınlanan 13 albümden seçilen müziklerden oluşan "East2West", bügüne kadar İstanbul’dan çıkan en iddialı ve cesur müzikleri bir araya getiren toplama bir albüm. Kendini farklı dünyaların en iyilerini bir araya getirmeye adayan Doublemoon, caz ve dünya müziği geleneklerinin mihenk taşlarından ilham aldı. Sufi-elektonika’sından groove alla turca’ya gypsy funk’tan caza, oryantal hip-hop’tan anadolu blues’una kadar uzanan yelpazemizle "Yeni bir tarz" yaratmak tek amacımız.
17 Temmuz 1962 tarihinde doğdu. Çağdaş müzik merkezinde müzik eğitimi aldı, aynı zamanda Kamil Özler ile caz gitar ve armonisi üzerine çalıştı. 1990 yılından beri çeşitli caz kulüplerinde ve pop müzik gruplarında da orkestra üyesi olarak yer aldı. Halen Kamil Özler (gitar) ve Emre Kayhan( trombon) ile duo çalışmalar yapmaktadır. 2005 yılında DMC tarafından Kerem Görsevin yapımcılığını üstlendiği ‘yolculuk’ adlı albümü çıkmıştır. Bu albümde Genco Arı, Nevzat Yılmaz, Kamil Özler, Uğur Varol, Eylem Pelit, Turgay Çelik, Mahmut Yalay, Turgut Alp Bekoğlu ve Umut Pelit ile çalıştı. Niyaz İsmailov, Kagan Yıldız ve Umut Pelitten oluşan Cem Nasuhoğlu quartet yolculuk adlı albümün canlı performansı amacıyla bir araya gelmiş yaklaşık 1 yıldır çalışmalar yapan yeni bir grup oluşturmuştur.
01. Denizli
Ekdahl’ın sesinde ve fotoğraflarında sıcak bir soğukluk var. Bir çocuğun sesi kadar masum bir sesi var. Yumuşacık, tam uyurken hayal meyal hatırlanan seslerin doyumsuz lezizliği gibiGaliba bazı insanlar, bulundukları toprakların karakteristik özelliklerini bire bir taşıyorlar. Size ‘İsveç’ desem, siz de bana hemencecik ‘kışların çok soğuk geçtiği, sarı saçlı, sakin; pek derdi gamı olmayan insanların yaşadığı kendi hâlinde mutlu bir İskandinav ülkesi’ diye cevap vereceksiniz, tahmin ediyorum. Her daim yanılma payımı da göz önüne alarak ‘evet, haklısınız’ diyebilirim.
